24 Ocak 2014 Cuma

KABAKLI SANDAL SEFASI:)


Eveeeet nihayet vakit bulabilip uğradığım bloğumda yeni bir şeyler paylaşmanın vakti geldi sanırım. Bu sıralar öyle bir yoğunluk yaşamaktayım ki bırakın bloğa vakit ayırmayı gündelik işlere bile yetişemiyorum. :( Sanırım bebekli yeni hayata alışma çabalarım devam ediyor. Henüz sistemi oturtabilmiş değiliz anlayacağınız. Hâlâ doğum iznindeyim, işe dönmedim . Sanıyordum ki kahvemi kitabımı alıp keyif yaparım amaaaa iş öyle değilmiş, anladım. :)) Çamaşırdı, bulaşıktı, yemekti, bebekti derkeeen bir bakmışım akşam oluvermiş ve ben yorgunluktan ölüvermişim :))İşte bu yüzden her şeyin pratiğini yapmaya başladım. Sandal şeklindeki kabak yemeği de işte bu pratik olma çabalarımdan biridir. O kadar kolay ki 20 dk. bile sürmüyor hazırlık süreci.

Öncelikle kişi sayısına göre herkese en az bir kabak düşecek şekilde kabak sayısını ayarlıyorsunuz. Kabakları güzelce soyup yıkıyorsunuz.  Bir tencereye su koyup üzerine delikli sebze haşlama aparatını yerleştiriyorsunuz. Kabakları da hoooop aparatın üstüne... Üzerine de buharı hapsetsin diye bir kapak... Tamamdııırr :)Kısık ateşte buharda çok yumuşayıp dağılmayacak şekilde haşlanıyorlar.
İşte tam da böyleeee :)



Haşlama işlemi bittikten sonra, kabaklarımızın içini bir tatlı kaşığı yardımıyla oyuyoruz. Bir çay tabağında tuz ve karabiberi karıştırıp kabakların içine sürüyoruz ve içlerine ister garnitür karışımı, ister kıymalı harç, isterseniz de normal dolmalara yaptığımız içten hazırlayıp dolduruyoruz. Ben kıymalı harç yapmayı tercih ettim. Doldurduğumuz kabakları borcama yerleştirip üzerine biraz zeytinyağı dolaştırıyoruz. Doooğru fırına... Fırında mis gibi kokular saça saça pişiyor. Dilerseniz üzerine kaşar da koyabilirsiniz. :)

Hımmmm unutmadan kabaları oyarken içinden çıkardığınız kabak parçalarını bir tabağa alıp üzerine sarımsaklı yoğurt ve nane gezdirip harika bir salata da yapabilirsiniz. Böylelikle hem kalan parçaları israf etmemiş olursunuz hem de masaya bir çeşit yemek daha eklenir.


Bazen eşim fotoğraf çekmemi bekleyemeyebiliyor :)) Burada yarısı, ben fotoğraf makinesini almaya gittiğimde yenmiş tabağımızı görmektesiniz. :))


Bu arada bir tavsiye daha... Yanina salça soslu erişte de acayip yakışıyor, bilesiniz istedim...
Sağlıklı ve afiyetli sofralara :))

2 Ocak 2014 Perşembe

Kuru Fasulyeden köfte olur mu? Olmaz demeyin şansınızı deneyin... ;)


Eveeeet yayın başlığından da anlaşıldığı üzre benim pek sevgili anneciğim kuru fasulyeden köfte yapmış :) Yemek konusunda harika fikirleri ve maharetleri olduğunu bilirdim ama bu kadarını beklemezdim ne yalan söyleyeyim. Bu resmen orijinal bir fikir olmamış mı sizce de? :)
Aslında annem bu köfteyi yapalı neredeyse 1 ay olacak ama ben anca paylaşabiliyorum. Bir gün evde normal normal otururken telefonum heyecanlı heyecanlı çalmaya başladı. Aaaaa bir de ne göreyim, annem arıyor. Açtım tabi hemen ne bu telaş diye. Karşımda da heyecanlı bir ses
- Pervin, ben ne yaptım biliyor musun? Evde fazladan haşladığım kuru fasulye vardı.
-Eeeee (Hayır bekliyorum ki, dolapta unutmuşum bozuldu döktüm çok üzüldüm falan diyecek.)
-Ben ondan köfte yaptım!
-Hönk! Neee! Nasıl yani?? (Yazar burada ziyadesiyle şaşırıyor:)) )
-Hani bildiğimiz mercimek köftesi var ya...
-Eeeee (Sonundan ne çıkacak meraklardayım.)
-Ben düşündüm taşındım. Mercimekten köfte oluyor da fasulyeden neden olmasın, dedim. O da baklagil bu da sonuçta, dimi ama? (Burada da benden destek bekliyor. Tabii canıııım öyle, demem gerek :) )
-....................... (Bende şaşkınlığın getirdiği derin bir sessizlik hakim. Biraz da bunu ben niye düşünemedimin kıskançlığındayım. :) )
-Bak şimdi ben fotolarını gönderiyorum. Sen bloğuna yazıverirsin. Tamam?

Gerisini tahmin edersiniz zaten. Ben heyecanla yazmak için tarif ve foto bekliyorum. Gelen tarifi aynen aktarıyorum size.

FASULYE KÖFTESİ


"1,5 su bardağı fasulyeyi haşlayıp fazla suyunu süzüp içine aldığı kadar köftelik bulguru ıslatıyoruz. O ıslanırken ayrı bir tavada 1 adet kuru soğanı doğrayıp kavuruyoruz. Salçasını ekliyoruz. Islattığımız köftelik bulgur ve haşlanmış fasulyeye katıyoruz. Dilediğimiz kadar kimyon, karabiber, kırmızı biber ve tuz ekleyip yoğuruyoruz. Sonra da yeşilliklerini katıyoruz. (Maydonoz ve yeşil soğan) Biraz daha yoğurup şekil veriyoruz."

İşte bu kadar. Annemin bana detaylı tarif vermediğinden burada bahsetmiştim. Hatırlarsanız bir aşure maceramız var kendisiyle :) Ben kısaca size şunu söyleyeyim bildiğimiz mercimekli köftenin fasulyeli hâli ama en az onun kadar lezzetli. Geçen gidişimde test edip onayladım :)

Hepinize kolay gelsin, deneyenlere de afiyet bal şeker olsun efendim :))

FACEBOOK ADRESİMİZ İÇİN TIKLAYIN

1 Ocak 2014 Çarşamba

Sıcak Sahlep Ailesi'nin turunculu yeşilli sarılı yeni yıl sofrası :)


Koca bir yılı daha devirip yepyeni bir yıla adım attık bugün. Ömrümüzden bir adım daha silinirken, kim bilir sevgi dolu anılara da kucak açmışızdır belki yeni yılla... Dün akşam TV de "Seksenler"i ve"Doksanlar"ı izlerken düşündüm. Çocukken daha bir farklı gelirdi yılbaşı akşamları. Bulunduğumuz şehirdeki tüm tanıdıklar bir araya toplanır, harika sofralar kurulur yenilip içilirdi. Haliyle anneler günler öncesinden hazırlıklara başlardı. gelenler de elleri boş gelmez, harika tatları koyar en güzel tabaklarına getirirlerdi yanlarında. Tabi bu işten en kârlı çıkan çocuklar olurdu her zamanki gibi. Gülücüğü en çok onlar atarlardı. Bir de yeni yılla birlikte genelde yılın ilk karı düşerdi toprağa. İşte bu yüzden benim aklımda yeni yıl demek lapa lapa kar ve ertesi gün yapılacak kardan adamın hayali demekti. Bir gün anne olup yılbaşında eşime ve çocuğuma (henüz bir bebek olup bizimle sofraya oturamamış olsa da :) )kuracağım sofrayı hayal bile edemezdim o zamanlar. dün hep bunları düşündüm soframı kurarken işte :)
Geçen sene dostlarımızla olmayı tercih etmiştik yeni yılda. Bu sene minik bebeğimizin varlığını en büyük hediyemiz sayıp daha sade bir gece geçirdik. Soframız 2 kişilikti mesela ve çok fazla çeşit yapmadım yiyemeyeceğimizi düşünerek. Daha çok aparatif şeyler yaptım, çünkü  çayla ve içeceklerle beraber tükettik ilerleyen saatlerde. 3 çeşit yemek ve salata ile noktaladık bu yüzden yemek faslını. İşte dün gece heyecanla minik ailemize hazırladığım soframız. Bakalım beğenecek misiniz?

Sarı-Turuncu ağırlıklı minik soframız...

Bu da lezzetli mi lezzetli patlıcan salatamız :)
Burada da yollarımızın Bim'de kesiştiği ve o anda birbirimize aşık olduğumuz neşeli peçetelerimi görmektesiniz :)

Yemek masamız böyleydi işte... İlerleyen saatlerde de hem hasta olan eşime doping etkisi yapsın diye hem de yemekten sonra iyi gider diye meyve yedik abur cuburdan önce :) 
 Süsleme konusunda bir dahi olduğum söylenemez :)Acemilik işte idare ediniz:) 

Aslında bu zamana kadarki yılbaşı gecelerinden farklı bir geceydi bizimkisi... Yarı bebek ağlaması yarı kahkahalı ama en güzeli her zamanki gibi sevgi dolu... Ama biraz da buruk... Çocukluğumuzu hatırladığımız, ailelerimizi ve sevdiklerimizi özlediğimiz değişik bir geceydi. Yeni yılın ilk sabahına da güzel bebeğimizin sesiyle uyandık yine. Ve şükrettik beraber bir yıla daha adım attığımız için. Sonra güzel bir kahvaltıyla başladık güne. 2014 bize lezzetli günler sunsun diye...
Bu da Ihlamurlu ve Kayınvalidemin yapıp gönderdiği kışlık menemenli minik kahvaltı soframız :) Aslında ben çay olmadan kahvaltı yapamam ama evde grip bir eş olunca ıhlamurla başladık yeni yıla. Hadi hayırlısı umarım 2014 te sadece keyif için ıhlamur tüketiriz, hastalıksız sağlıklı bir yıl olur:)


Bizden bu kadar... Eğer ben de güzel sofralar kurdum ve fotoğrafladım derseniz, mail adresime gönderebilirsiniz... Sizden gelenleri de başka bir postta paylaşmak isterim ;) Sağlıcakla...