30 Nisan 2014 Çarşamba

BİR MAMA SANDALYESİ HİKÂYESİ :)

Brek brek.. Sıcak Sahlep evden bildiriyor...  Mama sandalyesi hakkında bir şeyler duymaya hazır mısınız? :)

Bizim minik kuş doğduğundan beri bebek malzemeleriyle olan münasebetimiz gittikçe artıyor. Ben de düşündüm, dedim aldığımız malzemeler hakkında birkaç bir şey karalayayım. Malum acemilik çok zor. Ben ilk bebeğim olması ve etrafımda akıl danışacağım insanın az sayıda olması dolayısıyla bu tip ürünleri almakta çok zorlandım. Çünkü insan minik de olsa bir tavsiye bekliyor. Biz bu tip malzemeleri hep kendi şahsi araştırmalarımız veya raslantılarımız sonucunda seçtik. Anne babalarımızın zamanında da bu kadar detaylı malzeme olmadığı için iş başa düştü anlayacağınız.

Fisher-Price'ın mama sandalyesini de aslında bir arkadaşımız kullanıyordu ve çok memnundu. Açıkçası ben de ona güvenerek ve forum sitelerinde yer alan yorumları okuyarak aldım. İyi ki de almışım. Bir kere en güzel özelliği portatif bir ürün olması. Kolayca katlanıyor, katladığınızda neredeyse bir laptop yüzeyi kadar yer kaplıyor ve çok hafif.

Arkasındaki yaslanılan kısım ve mama koyacağınız masa kısmı çıkabiliyor. Üstelik mama konulacak kısmın üzerine de bir oyuncaklı kısım yerleşiyor ki çocuğunuz bununla oynadığında değmeyin keyfine gitsin. :) Ha bir de unutmadan ürünü bulaşık makinesinde yıkayabiliyorsunuz. Plastiğine ve rengine zarar gelmiyormuş. Öyle yazıyor. Ben henüz bir kez yıkadım. Herhangi bir bozulmaya şahit olmadım.

Bizimkini çıkarıp katlamaya üşendiğim için
bu foto internetten alıntıdır. :)



      Ama yukarıda gördüğünüz fotoğraflar bizzat bizim evdeki ürüne ait ;) 


Ürünün üzerinde bebeğinizin beline denk gelen 3 nokta korumalı bir emniyet kemeri var. Masasını da taktığınızda bebeğinizin düşme ihtimali neredeyse sıfıra inmekte. Ürünün arkasında ve altında yer alan diğer iki kemer de, mama sandalyesini bağladığınız sandalyeyi arkadan ve alttan bağlamanıza yarıyor. Böylece ürün evinizdeki hemen her sandalyeye kolayca sabitlenebiliyor ve diğer mama sandalyeleri gibi evde harici bir yer kaplamıyor.

Fisher-Price'ın bu tip portatif mama sandalyelerinde aslında bir çok modeli varmış. Şimdi bu yazı için görsel ararken fark ettim. Ama ben piyasada hep 2 tip model gördüm. Ya ben nette denk gelmedim ya da etrafımdaki mağazaların stoğunda sadece bu 2 model vardı, bilemiyorum. O yüzden kendi bildiğim modellerden bahsedeceğim size.
Fotoğraf internetten alıntıdır.

İlki yukarıda görülen ve üstü oyuncaksız olan yeşil-beyaz renkli model. Bu modelin arka tarafında yani yaslanılan yerin arkasında bir kapak var. Burada ulaşılmak istenen amaç bu kapağın içine ıslak mendil koyup mama yedirirken kolayca mendile ulaşabilmek.
Fotoğraf internetten alıntıdır.

Ben aslında bu modeli tercih edecektim. Önce, şu an ismini vermek istemediğim, bilinen bir İnternet sitesinden siparişte bulundum bu modeli alabilmek için. Ancak kargoya bir türlü verilemedi nedense bizim mama sandalyesi. Baktım bizim çocuk mama sandalyesine oturamadan büyüyecek :) , iptal ettirip başka bir İnternet sitesinden siparişte bulundum. Allah'tan bu sefer 1 haftada elime ulaştı. Aslında gerçekten çok hoşuma gitmişti. Taa kiiii arka kapağın bir türlü kapanamadığını fark edene kadar. Değil ıslak mendil konulduğunda  kapalı dursun normalde bile pıt pıt açılıyordu. Sanırım kapanmayı saylayan tırnaklar birbiri üzerine oturamıyor. :( Tabi hevesim kursağımda tekrar iade ettim. Herhâlde arızalı ürün gönderdiler diye düşünerek... Şimdi diyenler olacak "Neden İnternet, mağazası yok mu kardeşim?" :) Mağaza var da zamanımız yok :( Neyse bir vakit bulup bu sefer bir bebek mağazasına gitmek için yola koyulduk. Gittiğimiz mağazada üründen bir adet kalmıştı. Hemen hevesle satın aldım. Fişi elime tutuşturmalarıyla aklıma kapak mevzusu geldi. Dedim, bir açın da bakalım içimde kalmasın, önceden böyle böyle oldu :) Sağ olsunlar açtılar çalışanlar. Bir de ne görelim? Bunun da kapağı kapanmıyor. Tekrar iade.... İşte bu iadeler silsilesinden sonra bendeniz oyuncaklı modeli almaya karar verdim. Ve İnternet'ten değil bizzat mağazadan alıp içime sine sine kontrol ederek...
Fotoğraf internetten alıntıdır.

Benim kullandığım model "Zürafa mama koltuğu" olarak geçiyor. Ama ben oyuncaklı model diyorum kendisine :) Oyuncaklı modelin fiyatı diğerine göre daha tuzlu ama olsun en azından sorunu yok. Bence o ürünün tamamında genel bir sorun var. Zaten aldığımız mağazaya da diğer ürünle ilgili şikayetimizi ilettik. Fisher-Price sonuçta ünlü ve titiz bir marka. Oyuncaklarını da çok beğenirim ve kullanırım da. Dikkate alırlar diye düşünüyorum.

İşte böyle... :) Mama sandalyesi bakanlara fikir olur umarım... Kendilerine kolaylıklar diliyorum... :)

29 Nisan 2014 Salı

MEĞER KLASİK CANMIŞ :)

Dün bütün günüm, "ne pişirsem?" "ayyy ne yapsak ki?" "aşkııım ne yersin?" nidalarıyla geçti resmen. Yok, yok, yok... Bulamadım. Genelde bilindikten öte farklı yemekler yapayım diyorum. Şöyle fırında soslu bir şeyler mesela.. Ama hepsinden yakın zamanda yemişiz ve biraz da sıkılmışız sanırım. İçimden gelmiyor bir türlü. Neyse ben böyle kara kara düşünürken Facebook'a bir ileti yazdım ve tüm kararsızlığım 5 dk sonra son buldu. Sayfanın fıstık okuyucuları imdadıma yetişti ve mail adresime örnek menüler gelmeye başladı. Herkes dün pişirdiği yemekleri yazıp yollamış sağ olsun. Ben de dedim "Şu menülerden aklıma yatan 5 tanesini  blogda paylaşalım belki yarın ne pişirsem diyenler olur da fikir veririz".  Hatta Facebook'ta dün postunu yayınlayacağım demiştim ama dün akşam yaşanan elektrik kesintisi amacıma ulaşmama engel oldu. Artık kısmet bugüneymiş. :) (Yalnız "Elektrikler kesildi örtttmenim" der gibi oldu )

Eveeet işte sayfa sakinlerinden örnek 5 menü:
1. Kuru fasulye, şehriyeli pirinç pilavı, turşu
2. Mantar çorbası, patlıcan güveci, pirinç pilavı,çoban salata
3. Mercimek çorbası, Zeytinyağlı kabak yemeği,Yoğurt, Salçalı makarna
4. Kremalı tavuk çorbası, Zeytinyağlı enginar, Pilav, Yeşil salata


Veeee 5.si en çok hoşuma giden benim seçtiğim menü: 

"BEZELYE YEMEĞİ , BULGUR PİLAVI VEEE CACIK :)"

Gayet klasik ama bizim neredeyse unuttuğumuz bir menüymüş onu fark ettim. Neredeyse 1 yıl olmuştur şu üçlüyü birbiriyle kavuşturmayalı :) Klasik candır diye boşuna demiyorlar. Baktım dolabımda önceden ayıkladığım bezelyem de var. Ohh daha ne olsun...
Bugün soframızda bu menüyü yerken bu fikri veren cici okuyucumu anıp beni bu dertten kurtardığı için dua edeceğim. Zira telefonda eşime menüyü söylediğimde bir çığlık atmadığı kaldı sevinçten. Adamcağızı abidik gubidik yemeklerle mi besliyorum ne? Utandım valla. 

Neyse yemeklerimizin fotosunu da paylaşıp bugünlük veda ediyorum.

Bu menünün üstüne güzel tavşan kanı bir çay iyi gider... Sevgiyle kalın canlar, seviyorum sizi :)



Hmm bu arada bugün de 2 numaralı menüyü yapacağım ;) İyi ki varsınız valla ne diyim :)





BANA ULAŞABİLECEĞİNİZ E-MAİL ADRESİM: pervingulbaz@gmail.com

SAYFAMIZIN FACEBOOK ADRESİ: https://www.facebook.com/sicaksahlepblog

22 Mart 2014 Cumartesi

MAMA KAVANOZLARIM ARTIK İŞE YARIYOR :)

Hafta sonuna bomba gibi bir giriş yaptım. Sabah arkadaşlarımızı kahvaltıya çağırmıştık. Onlara güzel bir sofra kurduk eşimle. Börekler, çörekler, patatesler falan derken missler gibi bir sofra oldu. Öğlene kadar dinlene dinlene güzel bir hafta sonu kahvaltısı yaptık en genişinden. :) Sonra hep birlikte gezmeye çıktık. Bizim ufaklık sebebiyle güzel havayı tam olarak değerlendiremedik. Avm'de gezdik malesef, açık havada üşütürüz diye tereddütlüydük çünkü. Olsun, bu da kâfi alışveriş yaptık en azından. Ben de fırsattan istifade uzun zamandır almak isteyip hep unuttuğum silikon tabancasını aldım. Evde bir şeyler yapmak ya da tamir etmek istediğimde silikon tabancası gerçekten kurtarıcı olabiliyor. Gelir gelmez de nasıl kullanılıyormuş bir deneyelim dedik. Ne yapsam ne yapsam derkeeeen, dedim evde bir sürü mama kavanozu var. E bebek şekerlerinden kalma fazla tül ve kurdela da var. ( Bebek şekerlerimizi kendimiz yapmıştık da.) En iyisi kavanoz süsleyelim dedim. Bazı İnternet sitelerinde hep görüp özeniyordum, ne becerikliler, neler yapıyorlar diye. Aldım kavanozları topladım geldim ve başladım işe.  Veeeeeeeeeeee işin sonunda bu çıktı ortaya

 NASIL MI YAPILDI??? İŞTE BÖYLE....

Önce tülü kavanozun boyunca kat kat katladım ve pileli olacak şekilde iple dikip büzdürdüm.


Sonra iki ucunu da dikip kavanoza giydirdim.


Tülü daha kolay yapıştırmak için ters çevirip silikon tabancasıyla yapıştırdım.


Sonra kurdelayı kavanozun kenarı kadar katlayıp onu da yapıştırdım ve kurdelaların ucuna da 2 adet uğur böceği stickerı...



Bayıldım buna bayıldım. Sevmelere doyamam artık bu minik şeyi. Şimdilik İçine göz kalemlerimi, rimelimi falan koydum.Siyah-beyaz-kırmızı renk temalı yatak odama acayip uydu. Makyaj masama da çoook yakıştı, çok :)






20 Mart 2014 Perşembe

EVDE YOĞURT YAPTIM :) BEN YAPTIM, BEN YAPTIMMM :)

      Dünkü postumda da az biraz bahsettiğim gibi bizim minik bebiş ek gıdaya geçmiş durumda. Ufaktan meyve suları, meyve püreleri, sebze püreleri ile başlayan ek gıda maceralarımız sebze çorbalarına kadar dayandı. Doktorumuzla işbirliği içinde tam gaz devam ediyoruz.
      Ek gıdaya geçtiğimiz günden beri her gün 2 öğün farklı bir şey veriyorum. Mesela kahvaltı ve öğle öğünü arası meyve suyu ya da püresi; öğle akşam arası yoğurt. Bazen akşamları emmemekte direnirse sebze püresi ya da şimdilerde çorba yapıyorum. Meyve ve sebze püreleri değişim gösterse de değişmeyen bir öğünümüz var: YOĞURT. Dün aslında fotosunu paylaşmıştım burada.
      Biliyorsunuz bebeklerin yediği gıdaların taze olması ve ev yapımı olması sağlıklı bir beslenme için çok önemli. Bu yüzden yoğurdun da ev yapımı olması gerekiyordu. Ancak bir problem vardı ki ben hiç yoğurt yapmamıştım. İnanın şaka yapmıyorum, nasıl yapıldığı hakkında hiç ama hiç bir fikrim yoktu. Birkaç işiye danıştım, anlattılar falan ama yok, nafile. Bir de benim pis bir huyum vardır, birisi bana ne kadar anlatırsa anlatsın illaki ben bir kendm deneyeceğim. Yani teoride bilsem de pratikte uygulamakta zorlanıyorum. Yaşayarak öğrenmem daha kalıcı oluyor sanırım. Hatta arkadaşlarımın bu konuyla ilgili ilginç bir esprileri bile var: "İlla deneme yamulma yoluyla öğreneceksin dimi???" Evet illa bir yapıp rezil edeceğim o işi ki bir daha aynı hatayı yapmayayım.
      Neyse, işte yoğurt maceramın da böyle olacağını düşündüm. Bir aksilik çıkacak mı, dibi falan tutacak mı, ya da yoğurt suyun içinde yüzecek mi? Kafamda deli sorular, tuttum marketin yolunu. Atatürk Orman Çiftliğinin yoğurt yapma paketleri var. İçinde çiğ süt ve yoğurt mayası bulunuyor. Bir hafta bir kullanım ömrü var ve en önemli nokta, yapılışı üzerinde yazıyor :))) Yani tam benlik. Şimdi diyeceksiniz ki neden market, oralarda yok mu bir sütçü mütçü? :) Yok, valla yok. Burası çok lüks bir semt olmasına karşın tam bir mahrumiyet bölgesi gibi. Mesela geçenlerde züccaciye aradım yok arkadaş. Gel de deli olma :) Neyse konudan sapmayayım, düşmeye başladı yine çenem. :)

   
İşte paketi bu ve yan tarafında tarifi var:) Benim gibi dünyadan bir haber yaşayanlar için..
     Şu yukarıda gördüğünüz paket var ya, benim ilk defa deneyip yamulmamama sebep oldu ;) İlk seferde mükemmel ve lezzetli bir sonuç elde ettim. Gelelim yapılış aşaması fotolarına... Sanırım fotolar üzerinden anlatmak daha kolay olacak. Yoksa ben konudan konuya atlayacağım diye korkuyorum:)

Öncelikle paketin içinden çıkan 3 lt sütü genişçe bir tencereye boşaltıyoruz.




Tenceredeki sütü ocakta bir taşım kaynatıyoruz. Benim gibi "Bir taşım ne be?" diye soranlar için açıklama yapalım :) Yani süt bir kez kabarıp taşma seviyesine gelinceye kadar... Sonra sütü soğumaya bırakıyoruz. Serçe parmağımızı sütün içine batırdığımızda 7'ye kadar sayabiliyorsak sütün sıcaklığı mayayı katmak için idealdir.

Sonra şu gördüğünüz mayayı...


Bir tabakta karıştırıp sütün içine ekliyoruz. Ve bir kez karıştırıyoruz. Ben "nasıl yapcam ya çok karıştırırsam" falan diye annemin başını ağrıttığım için mayayı annem kattı. Şu gördüğünüz kol da emektar anneciğime ait :)

Sonra sütü hiç kımıldatmadan güzelce sarıp sarmalıyoruz ve mayalanmaya bırakıyoruz. 3 saat kafi geliyor ama siz biraz daha fazla bekletebilirsiniz.


Veeee mükemmel sonu...


Hepinize kolaylıklar diliyorum.... Görüşmek üzere... :)

19 Mart 2014 Çarşamba

SICAK SAHLEP AİLESİNİN BLOG ÂLEMİNDEN UZAK SON İKİ AYI :)

Uzuuun uzun epey bi uzun bir ara vermişim yazmaya... Yalnız tüm postlara da benzer ifadelerle başlıyorum. İhmalkarlığın bu kadarı, hep uzun aralar veriyorum sanırım. :( Son iki aydır yoğun bir misafir trafiği vardı bizim evde. Yemekler, sofralar, bol muhabbetli ve özlem gidermeceli uzun geceler ve günler geçirdik misafirlerimizle. Daha çok ailemiz ve yakın arkadaşlarımız ağırlıklı bir 2 ay geçirdik diyebilirim. Eee hâl böyle olunca, bloğa hiç vakit ayıramadım tabi kii. Ama bu arada sizleri de düşündüm tabi :) (Umutsuz blogger burada olmayan izleyici kitlesine seslenip kendi kendini sevindirmeye çalışıyor. Malum blogdaki üye sayısı yerlerde olduğundan... :))) ) Neyse, düşündüm taşındım, dedim ki şöyle karışık bir post hazırlayıp son iki ayın özetini geçeyim :) Bakalım neler yapmışız biz ailecek:


Öncelikle harika bir iki ay olduğunu söylemeliyim... Bir kere en güzel yanı şu mis gibi çiçeklerimle kokan salonum oldu. Bu sıralar bizim salon sıklıkla gül kokmakta ;)

Annem ve kayınvalidemin varlığı güzel mamalar yememe sebep oldu. Ve ben de onlara güzel mamalar hazırladım. Şimdilik sadece fotoğraflarını paylaşsam da ilerleyen günlerde tarifleriyle de karşınızda olıciiiiim :D Böyle deyip bir ay daha ortadan kaybolurmuşum :))
Kendisi benim ilk hamsi tava deneyimim olur ;)

Bu da acayip sağlıklı ve pratik bir şey: Fırında bol sebzeli mücver.


Bol bol kayve içtim... Kahve tek başına içilir mi? Hayıııır... Güzel sohbetleri de ekledim yudumlarıma ve güzel insanları tabii... :)
Biraz köpüksüz mü olmuş ne ?? :)

Hımmm, Bebek Sahlepciğimi ek gıdaya geçirdiğimi söylemiştim burada ve burada ... Anne sütümüz yetiyor aslında ama benim meraklı miniğim emerken sürekli etrafa bakındığı için sağlıklı bir emme süreci geçiremiyoruz. Anlayacağınız çabuk sıkılıyoruz. Her ne kadar ek gıdaya geçsek de anne sütünü günde 5 öğün veriyorum. Ayrıca yaptığım muhallebilere, meyve pürelerine ve sebze çorbalarına da piştikten sonra bir miktar anne sütü ekliyorum. Hem tadını daha bir benimsiyor hem de bahaneyle anne sütü de almış oluyor bebiş. Anne sütü gerçekten çok önemli bir besin kaynağı olduğundan nasip olursa 2 yaşına kadar emsin istiyorum. Bakalım hayırlısı :)Lafı uzatıyorum yine. Uzun süredir yazmayınca böyle oluyormuş demek ki. Uzun lafın kısası acemi anne ben, bebeğim için evde yoğurt mayalamaya başladım. Normalde üşengeçliğimden hiç yapmayacağım bir şey ama annelik başka bir şeymiş. Yapamam dediğim her şeyi yapıyorum. Nerede o eski tembel ve uykuya düşkün Sıcak Sahlep :) Şimdilerde zombi ile karınca karışımı yarı uykusuzluktan bitkin düşmüş, yarı çalışkan bir hayat tarzı benimsemekteyim. Tezat olduğunun farkındayım ama durum aynen böyle  bizde. :)
Tadına baktığım nasıl da belli, kenarı tırtıklanmış :)
                                 


Bu süreçte tabi hep evde de takılmadık. Misafirlerimiz ve biz o avm senin bu avm benim gezdik durduk. Bazı zamanlar Bebek Sahlep de bize eşlik etti.


Gölbaşı'nda Mogan Gölü kenarında kahvaltı yapılacak harika cafeler keşfettik ve hatta birine arkadaşlarımızla gittik. Bizim için güzel bir pazar sabahı oldu.
Keşke sofrayı silip süpürmeden önce çekseymişiz fotoyu :)


Eşimden yeni bir kahve yapma tekniği öğrendim. Kahveyi cezvede değil fincanda yapıyor kendisi. Bildiğiniz fincanı koyuveriyor ocağın üstüne hiç kırılır mı kırılmaz mı demeden :) Allah'tan bizimkiler dayanıklıymış. Size tavsiyem sağlamlığından emin olduğunuz bir fincanla mutlaka deneyin. Tadı harika çünkü ...


Güzel filmler izledik ve bu sıralar çayın yanında patlamış mısıra ve abur cubura dadandık :)  Gelsin kilolar...




İşte günler böyle geçti gitti... Aslında sayfanın facebook adresinde daha kolay paylaşım yapabiliyorum ama bloga yazmanın tadı başka tabi. Hmm bu arada facebook sayfamıza bakmak isterseniz adresimiz https://www.facebook.com/sicaksahlepblog?fref=ts bekleriz :) Eğer biraz daha yazmaya devam edersem hiç susturamayacaksınız beni. En iyisi mi ben çenem düşmeden kaçayım yavaştan...  Yeni postlarda görüşmek üzere....




6 Şubat 2014 Perşembe

BU TRAMİSU BİR ŞEY ANLATIYOR OLMALI :)


Misafirlerinizin yüzünde koca bir gülümseme yaratmanın bundan daha güzel ve naif bir yolu var mıdır bilmem ama benim için bu görüntü hep bir numara olacak :)

Kendisi lezzetli bir tramisu olur da :)) Benim sevgili halacığımın mutfağından çıktı. Ellerine sağlık canım halam... :)

Malzemeler:
1 adet kakaolu pastaban
Kekin ıslanacağı şurup için:
1/2 su bardağı sıcak su
1 çorba kaşığı süt
1 çorba kaşığı granül kahve
1 çorba kaşığı şeker
Krema için:
2 çorba kaşığı un
500 ml süt
1 paket vanilin
2 yumurta sarısı
1,5 çay bardağı toz şeker
1 kutu labne peyniri (Ben daha az da kullanabiliyorum.Peynir yoğunluğundan hoşlanmıyorsanız siz de 2-3 çorba kaşığı kullanabilirsiniz.)

Yapılışı: Kek için hazırlanan şurup bir kapta karıştırılıp pastabanın üzerine dökülür. Böylece pastaban kahveli karışımla ıslatılmış olur. Kremanın malzemeleri bir tencereye alınıp muhallebi kıvamında pişirilir. Muhallebi soğuyunca labne peynir katılır ve mikserle çırpılır. Pastabanın iç katına ve üzerine bu karışım döşenir. İsterseniz araya muz dilimleyip koyabilirsiniz. Normal tramisu tarifinde yok ama tadı gerçekten hoş olabiliyor.

Şimdiiii, gelelim misafirlerinize vereceğiniz mesajın yapılışına. :) Eğer harf kalıbınız yoksa temiz bir kağıttan ya da yağlı kağıttan harfleri ve sembolleri kesip pastanın üzerine çok bastırmadan koyuyorsunuz. Sonra pastanın üzerine kakao eliyorsunuz. Eleme işlemi bitince harfleri yavaşa kaldırıyorsunuz. İşte bu kadaaaar! :) Tramisunuz ve mesajınız eminim ki güzel misafirlerinize en samimi duygularla iletilecektir. 

Afiyet olsun...



BAYAN YOĞURT KABI BALOYA HAZIR :)


Şimdilerde harika bir makyaj kutusu olan bu tatlı şey 
bakın bakalım önceki hayatında ne işle meşgulmüşşş ????


Tataaaaaaaaaaaam!! Bir adet boş yoğurt kutusu tabiki de... :) Ama bazı sihirli eller sayesinde dönüşüme maruz kalmışşş veee bir de bakmış ki bir gün konsolun üzerinde içinde tatlı cicişler olan bir kutu oluvermiş. Üstelik ona bakanlar ne kadar şık giyindiğini söylüyorlarmış. Yoğurt kabı camiasında acayip forsu olmaya başlamış. ;)

Şimdiii sizlere bu harika elbisesinin malzemelerinden bahsedecekmiş. Dinleyin bakalım nelerle hazırlanmış elbisesi:

Malzemeler: 
1 adet eski kot parçası (Ya da daha afilli bir kumaş da kullanabilirsiniz. Tamamen evdeki artan malzemelere bağlı)
1 adet dantel parçası
1 adet organze kurdela parçası
ya daaaaa neyle süslemek istiyorsanız onlar :)
Ha bir de unutmadan Bayan yoğurt kabı tabi ki... İşin en büyük kısmı ona düşüyor. Neticede bu onun şıklığı ;)

Malzemeleri tedarik ettikten sonra yapmanız gereken tek şey yoğurt kabının alt zemini boyutunda bir parça keserek işe başlamak. Sonra da çevresini saracak kadar dikdörtgen bir parça kesiyoruz. Hatta daha kolay dikeyim derseniz her dört yüz için ayrı parçalar kesip dikebilirsiniz. Sonra bu parçaları şapka gibi alt zemin parçasına dikiyoruz. Eğer bu resimdeki gibi içini de kaplamak isteseniz içini de kapsayacak büyüklükte parçalar kesin ve o şekilde dikip yoğurt kabına giydirin. İsterseniz giydirme işleminden sonra içine de bir parça dikebilirsiniz ya da dikmeden de koyabilirsiniz. Nasılsa içine koymak istediğiniz malzemeler girecek. Onların ağırlığı kumaşı tutacaktır. :) Haa hiç dikişten anlamam derseniz çift taraflı bantlarla kumaşı yapıştırabilirsiniz. Ya da bir silikon tabancasıyla... Demokraside çareler tükenmez. Siz yeter ki Bayan Yoğurt Kabı'nı giydirmek isteyin ;)


En son olarak Bayan Yoğurt Kabı'nın takılarını da takıyoruz. (Dantel ve kurdelamızı kumaşın üzerine dikiyoruz.) Tataaaammm bitti! Bayan Yoğurt Kabı camianın en şık bayanı;)

Haydi siz de yeni Bayan Yoğurt Kapları yapın!! :)))